January 11, 2010

star gazetesi VE pringles



İlk çıktığı gün olmasının şerefine pringles veriyordu bu gazete.
Okula giderken; servise her binenin elinde kutu kutu pringles vardı.
Okula gidene kadar neredeyse bütün kutuları bitirmiştik.
Çılgınlar gibi yedik.
Kahvaltı üzerine hepsini nasıl yedik bilmiyorum; ama feci eğlenmiştik.
Havada pringles kutularının uçuştuğunu hatırlıyorum.
Hem güldük hem yedik, hem güldük hem yedik.
Bundan sonra böyle ses getiren bir promosyon oldu mu bilmiyorum.
Güzeldi.

January 07, 2010

"mütevazı olma gerçek sanırlar"?


kibri, kapasitesine xxxl gelmiş insanlar, bana matruşka bebeklerini hatırlatıyorlar.




Mütevazı
olmanın, alçakgönüllü olmanın; enayilik, eziklik sayıldığı şu günlerde; cahilce kendini ispat çabasına girmiş kimi insanlar, egolarını balon gibi şişirerek kendilerini topluma, "tepesinden" yama etme çabası içindeler.

Yaratılış gereği, her insanda kibir mevcuttur. Kimisinde uykuya dalmıştır, kimisinde koşuya geçmiştir. İnsan-ı Kamil olabilme yolunda en önemli hususlardan birisi de; sahip olunan karakteristik özellikleri kontrol edebilme gücüne ve dozunda kullanabilme kabiliyetine sahip olmaktır.



En küçük matruşka bebeğine denk düşecek kapasite ve birikime sahip olup da; en büyük matruşka bebeğine denk düşecek kibre sahip olan insanları izliyorum.. Dusunerek, dusunerek..

?benzemek-benzeşmek?

(via Jessica + Jason)




Günlük hayatta sık duyduğumuz bir cümledir;

"Aaaa ne kadar çok benziyorsunuz!"

Kardeşlerin, ebeveynlerin, evlatların, yakın akrabaların birbirine benzemeleri olması muhtemel bir durumdur. Çok heyecanlandırmaz bu durum, benzeten kişileri. Hatta benzememesi daha merak uyandırıcı bir durum bile olabilir. :)

İnsanları asıl şaşırtan evli çiftlerin birbirine benzemesidir. Birbiriyle alakasız şehirlerde, birbiriyle alakasız hayatlar süren, tevafuklar zinciri sonrasında bir araya gelmiş iki insanın birbirine benziyor olması daha farklı gelir.


Merak etmişimdir;



Acaba yüzleri birbirine böylesine benzeyen çiftler;
bir araya gelip birbirlerini bulduktan sonra; birbirlerine duydukları yoğun muhabbet sonrası farkında olmadan aynileşiyorlar mı?
Yoksa;
Aynaya bakmaya başladığı günden itibaren; yıllarca aynada gördüğü yüze aşina olmuş olan insan, gidip kendisine en çok benzeyen yüze karşı mı muhabbet duymaya başlıyor?





Çiftleri birbirine sevdiren, benzerlikleri mi? yoksa Çiftleri birbirine benzeten, sevgileri mi?


Sizce hangisi?

January 03, 2010

hamile barbi

Nostaljiye bayılırım. Geçmişimi yanımda taşımaktan rahatsız olmam, anılarıma sadık bir insanımdır. Unutmak istemem, sık sık hatırlarım o yüzden. Anıların dışında, geçmişe ait bir çok eşyam hala duruyor. Elbiselerim, ayakkabılarım, oyuncaklarım, 6 yaşındayken aldığım etiketler, kalemler ler ler ler. Ev ahalisinin "titiz çöpçü" takılmalarına maruz kalıyorum. Neyseki bu eşyaları muhafaza edebileceğimiz bir mekanımız var. Yoksa evin içinde ayak altında bir yerde muhafazası gerçekten zor.


Uzun zaman oldu bu eşyaları derleyip toplamayalı. Bazen seçtiklerimi odama koyuyorum, bir süre gözümün önünde olsun istiyorum, sonra tekrar eski yerine taşıyorum.


Hamile bir barbim vardı. 6 ya da 7 yaşındaydım babam aldığında. Uzun zamandır yakinen haşır neşir olduğumuz bir çocuk olmadığından etrafımızda şimdi var mı yok mu hamile barbi bilmiyorum. Kuzenim gelip gittikçe oynar diye odama koymuşum. Biraz önce elime geldi.




Hamile hali için kullandığım karnının göbek deliğini çok çirkin yapmışlar.
Hamile olmayan hali için kullandığım karnını değiştirmek çok kolaydı, büyüyünce gözlemledim, öğrendim o göbek öyle hemen gitmiyormuş.
Hamile olduğu için ayakkabıları düz taban; aferin ince düşünmüşler.
Ve o bebek. Daha doğrusu bebeğimsi garip yaratık. Sırtı kaplumbağa kabuğu gibi. Gözleri korku filminden fırlamış sanki, ensesi kalın, bebekten çok bir sumo güreşçisine benziyor.

Her şeye rağmen güzel bir oyuncaktı :)




Her defa düzenlerken temizlerken atayım bunları ya da birilerine vereyim, niye kendime iş çıkarıyorsam diyorum, ama yapamıyorum. Seviyorum. Dış güçlerin "Kurtul bu eski eşyalardan." baskılarını önemsemiyorum, kendi kendime ne vakit sıkılır, bırakırım bilmiyorum. O an gelene kadar zaman zaman estireceğim nostalji rüzgarının ilk esintisiydi bu yazım.



dipnot: Çocuklarınıza oyuncak alırken bebek suretlerine dikkat edin. :)