November 27, 2009

Kutlu olsun


Bugün abimin doğum günü.




Eski fotoğraflara baktım az biraz. Abimin doğum günü fotoğrafları çifter çifter. Doğum günü pastasındaki mumları üflerken bir benim fotoğrafım var, bir de abimin. Önce ben üflerdim pastadaki mumları, sonra O üflerdi. Hiç "hayır" demezdi, "niye" demezdi. O üflerken ben içeri tüyerdim, çalışma masasının üzerine tırmanıp, dolaptaki hediyelerini açardım. Sonra özenle geri kapatırdım paketleri; beş-altı yaşlarındaki bir çocuğun acemiliğiyle. Böyle bir kardeştim küçükken (zaman zaman "hakkını aşan"). Bazen düşünürüm; acaba benden beş yaş küçük bir kardeşim olsa da bunu bana yapsa tepkim ne olurdu. Çok sinirlenirdim, kötü şeyler olurdu. Sonra bakarım; bunu yaptığım için benim başıma hiç kötü şeyler gelmemiş, abim bana hiç kızmamış. O zaman nasılsa şimdi de aynı. Tam da "abi" gibi, "abim" gibi... İşte öyle bir abi benim ki, öyle süper bir abi :))



Ve bugün O'nun doğum günü.









on this special day
i just want to say
happy birthday
for my unique brother








İyi ki doğmuşsun abiciğim, iyi ki benden önce doğmuşsun da benim abim olmuşsun!


Hep beraber nice yıllara...

Eid Mubarak!

[pic]



Bloğumun ilk bayramı bugün. Günün koşuşturmacasından mütevellit gecikmeli yazıyorum.
[Sanki her yazasım geldiğinde hiç vakit kaybetmeden bilgisayarın başına geçiyormuşum gibi :) Öyle olsa güzel olurdu ama]

Bayramların alışık olduğumuz, çocukluğumuzdan beri aşina olduğumuz görüntüleri vardı bugün yine evimizde. Erken uyan, babayı uğurla, baba namazdan geldikten sonra güzel bir kahvaltı, el öpmeler, sarılmalar, bayram kutlaşmaları, gülümseyerek geçen güzel anlar ve güzel dilekler, misafirler, "hoşgeldiniz- hoşbulduk,nasılsınız-iyiyiz teşekkürler,siz nasılsınız?" sohbetleri, eve girer girmez çikolataları avuçlayıp cebine dolduran arsız çocuklar ve onların bu arsızlığına inat annesinin yanında; usluca, en sevimli, en hanımefendi&beyefendi haliyle kendisine de çikolata, kolonya tutulacak anı hevesle bekleyen harçlığa boğulası, yanakları sıkılası çocuklar.


Bayramlar güzeldir.


"Nerede o eski bayramlar!" diyenlerden oldum 1-2 sene önce. Tamamen büyümemle alakalı sanırım. Büyüdükçe harçlık verenlerim azalmaya başladı malum. Ayrıca kurban bayramlarında kurbanlık hayvan masrafını göz önünde bulundurarak torunlarına verdiği harçlık miktarında %50 daraltma yapan bir dedem var :) .

Bayramlar güzeldir.


Topluca bir şeyleri paylaşmanın mutluluğunu hissedersiniz. Marketlerde büyük bir ciddiyetle bayram şekeri beğenen insanları görmek hoşumuza gider. Biz de aynı tereddütte kalmışızdır; "Onu mu alsak bunu mu? Şunu kapıya gelen çocuklara veririz, şu özel misafirler için". Marketten çıkarken kasiyere iyi bayramlar derken kocaman bir gülümseme olur yüzünüzde. Yok, benim bahsettiğim gülümseme; "büyükanne-büyükbaba-evlat-torun-özlem" temalı reklam filmlerindeki; sahte yapay gülümseme değil. İçten, gayet içten. Bayram tebriği için giderken yolda bayramlıklarını giymiş aileler görürsünüz. Yandaki araba kalabalıktır, belki uzun bir aradan sonra ailecek bir şeyler yapıyorlardır. Aynı amaçla yoldasınızdır. Sizinle benzer duygular içinde, benzer şeyleri yapan onca insan...


Bayramlar güzeldir; güzeldir işte...



Tüm kaybettiklerimi rahmetle anıyorum. Bu bayramı göremeyen tüm insanları...


İyi bayramlar!




[27 Kasım 2009_Bugün bayram olmasının yanında pek kıymetli abiciğimin de doğum günü, hoooooooop bir üstteki kayda]

November 24, 2009

Bayram Temizliği


Bayramdan önce temizliğinin telaşı gelir bulur evleri. Herkeste bir temizlik telaşı, "Tanıdığın temizlikçi hanım var mı?" sorusu sebebiyle çalan telefonlar, balkondan sarkan halılar, odası temizlenirken bilgisayarının başından kaldırılan asabi çocuklar, açılan camlar sonucu buz gibi olan ev, anneleri "Şu perdeyi takıver, hadi çocuğum." diyecek diye strese giren evlatlar lar lar lar.




Bayramın gelmesine mi daha çok seviniyoruz, "bayram temizliği"nin evde meydana getirdiği keşmekeşin bitmesine mi?

Öğrete(meye)nlerin günü "24 Kasım"

Öğretenler, öğretemeyenler, öğrenemeyenler ve öğrenemeyipte öğretmeye kalkanlar.


Bugün 24 Kasım öğretmenler günü. 24 Kasım denince 1 ay önce "Zile'de öğrenciye koli bandıyla ‘ihtiyaç listesi notu' yapıştırdı"başlığıyla gördüğüm utanç verici haberi anımsadım.







Zamanında öğretememiş bir öğretmenin; öğrenemeyen bir öğrencisi büyümüş öğretmeye kalkmış, o yüzdendir böyle bir haber okumamız.



Herkesin değil; eğitmeye kendinden başlayan; cefakar, fedakar, elleri öpülesi öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun!



November 01, 2009

Yıllar Önceydi







Neden herkes Mersin'e giderken, tersine gitmeyi, ya da Mersin'e gidenleri uzaktan izlemeyi tercih eden bendenizin de artık bir blog sayfası var? "Artık benim de bir blog sayfam olmalı mı?" sorusu uzun zamandır aklımdaydı. Kelimeler, cümleler zihnimde dans ettikçe; kâh not alırım, kâh sonra yazarım deyip unuturum.

Yazdıklarımı toplasam ne şiir kitabı olur, ne roman, ne hikaye ne de yaşanmışlıkların tecrübe adı altında paylaşıldığı kişisel gelişim kitabı. Hepsinden bir tutam alıp kitap haline getirsem; ortaya çıkacak kitap çikolata soslu, böğürtlen aromalı, balzemik sosuyla harmanlanmış, patates püresiyle ikram edilen, üzerine nane yaprakları serpiştirilmiş meyve salatası kıvamında olur herhalde. Bu yüzden tatları birbirine karıştırma stresinden uzak, bazen kısa bazen uzun yazayım dedim aklıma gelenleri.


Hoşgelmişimdir umarım

=))



[ vira bismillah ]